İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ
Yüksek Öğretim Kurumu tarafından
hazırlanan raporlara göre İstanbul Üniversitesi Türkiye’de en çok bilimsel
yayın yapan üniversite konumunda. Shangai’daki Jiao Tong Üniversitesi
tarafından hazırlanan “Dünyanın En İyi 500 Üniversitesi” listesinin içinde de
yer alan İstanbul Üniversitesi, Sosyal, Fen ve Sağlık Bilimleri alanlarında
öncü çalışmalara imza atan akademisyenleri bünyesinde barındırıyor.
Bugün İstanbul Üniversitesi bünyesinde
20 fakülte yer alıyor; İstanbul Tıp Fakültesi, Hukuk Fakültesi, Edebiyat
Fakültesi, Fen Fakültesi, İktisat Fakültesi, Orman Fakültesi, Eczacılık
Fakültesi, Dişhekimliği Fakültesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Mühendislik
Fakültesi, İşletme Fakültesi, Veteriner Fakültesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi,
İletişim Fakültesi, Su Ürünleri Fakültesi, İlahiyat Fakültesi ve Hasan
Ali Yücel Eğitim Fakültesi’ne son olarak 2010 yılında kurulan Sağlık Bilimleri
Fakültesi, Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi ile Hemşirelik Fakültesi de
eklendi.
Fakülteler dışında 3 bölüm, 8
yüksekokul, 16 enstitü, 61 uygulama ve araştırma merkezi ile devlet
konservatuarı da bulunuyor. İstanbul Üniversitesi’nde yaklaşık 5 bin akademik,
12 bin idari personel, 85 bin öğrenciye hizmet veriyor. Beyazıt Merkez,
Laleli-Vezneciler, Vefa, Horhor, Avcılar, Çapa, Cerrahpaşa, Şişli, Kadıköy,
Bahçeköy, Bakırköy ve Büyükçekmece olmak üzere 12 farklı yerleşkede
faaliyetlerine devam eden İstanbul Üniversitesi’nin sembolü ise Beyazıt’taki
tarihi yerleşkedir.
İstanbul Üniversitesi Beyazıt’taki ana
yerleşkesi daha önce Harbiye Nezareti olarak kullanılmaktaydı. 12 Eylül 1923
tarihinde bu bina İstanbul Üniversitesine verilmiştir.
Ana yerleşkenin en ünlü bölümü ise
1971-84 yılları arasında kağıt 500 Türk Lirası üzerine resmi de basılan ana
kapı. Kapının inşasına ise 1864 yılında başlanır. Beyazıt Meydanı’nda 1869
yılında başlayan genişletme çalışmalarında, yeni Seraskerlik Kapısı ve kapının
her iki tarafında yer alan köşkler, meydana egemen ana öge olarak kullanılır.
Bu anıtsal kapı, Türkiye’de sadece
İstanbul Üniversitesi’nin değil, aynı zamanda “üniversite kavramının” da
sembolü. Üniversiteye girmek demek, hayallerde biraz da bu kapıdan içeri girmek
demektir aslında.
Ana yerleşke içindeki tarihi bir diğer
mimari yapı da İstanbul Üniversitesi Beyazıt Yangın Kulesi’dir. Aslında bugün
var olan kuleden önce, farklı dönemlerde iki kule daha inşa edilmişti.
İstanbul’daki yangınları hızla tespit etmek ve müdahalede bulunmak için yapılan
kulelerin ilki 1749 yılında, ikincisi ise 1826 yılında ahşap olarak yapılmıştı.
Bugün gördüğümüz üçüncü kule, Sultan 2. Mahmut’un emriyle yaptırılır. Yukarıdan
aşağıya doğru sancak katı, sepet katı, işaret katı ve nöbet katı olmak üzere
toplam 4 kattan oluşur. Kulenin Beyazıt meydanına bakan bölümünde Sultan 2.
Mahmud tuğralı kitabe bulunur.
İstanbul silüetinin en önemli
ögelerinden biri olan Beyazıt Yangın Kulesi, İstanbul’un birçok yerinden de
görülüyor. Bu sebeple, Yangın Kulesi bir dönem hava durumunun habercisi olarak
da kullanılır. İstanbullulara sarı ışık sis, kırmızı ışık kar, yeşil ışık
yağmur, mavi ışıksa havanın açık olacağını gösteriyor.
Geçmişi 1453’e dayanan, Türkiye’nin en
köklü markalarından İstanbul Üniversitesi’nin tarihi, aynı zamanda Türkiye’deki
bilimsel eğitimin ve gelişimin tarihidir.
Akademik Birimler
Enstitüler
-Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi
Enstitüsü
-Aziz Sancar Deneysel Tıp Araştırma
Enstitüsü
-Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği
Enstitüsü
-Fen Bilimleri Enstitüsü
-Havacılık Psikolojisi Enstitüsü
-İşletme İktisadı Enstitüsü
-Muhasebe Enstitüsü
-Onkoloji Enstitüsü
-Sağlık Bilimleri
Enstitüsü
-Sosyal Bilimler Enstitüsü
-Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü
-Çocuk Sağlığı Enstitüsü
Fakülteler
-İstanbul Tıp Fakültesi
-Hukuk Fakültesi
-Edebiyat Fakültesi
-Fen Fakültesi
-İktisat Fakültesi
-Eczacılık Fakültesi
-Diş Hekimliği Fakültesi
-İşletme Fakültesi
-Siyasal Bilgiler
Fakültesi
-İletişim Fakültesi
-Su Bilimleri Fakültesi
-İlahiyat Fakültesi
-Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi
-Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi
-Mimarlık Fakültesi